|
Koca Mustafa Paşa Türbe ve Sebili |
Yürüme mesafesi az ama yoğun bir gezi. Parçalı olarak da yapılabilir. Eğer sıkı bir müze gezgini iseniz bu geziyi bir gün içerisinde tamamlamak zor olacaktır. Böyle bir durumda Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ni tek başına bir gezi olarak ele alabilirsiniz. Güzergah üzerinde pek çok eseri dışından göreceğimiz için yine de yetişir diye düşünüyorum. Çünkü pek çok eseri dışından görmek durumunda kalıyoruz. Başlangıcı Sultanahmet tramvay durağından yapıyoruz. Bu bölgeye ait eserleri diğer yazılarda ele almıştım.
Parkın içinden merdivenlerden aşağı doğru inerken Sultan Ahmet Camii haşmetiyle bakıyor. Ağaçların yapraksız olduğu dönemde bu noktadan daha iyi fotoğraflar çıkmaktadır. Havuzlu merdivenlerden inerken yanımızda belediyenin yaptığı bir anfitiyatro vardır. Sıklıkla burada çeşitli etkinlikler olmaktadır. Önemli kısmı bu anfitiyatronun altında kaldığı için pek göremediğimiz kalıntılar Lausos Sarayı'na ait. Yine daha sağımızda Adliye Sarayı'nın kıyısında da Azize Euphemia Kilisesi'ne ait kalıntılar bulunmaktadır. Yanına yaklaşamadığımızda demir parmaklıklar ardından tek tük parçalarını görebilmekteyiz. Hoş, bu binanın temelinde İbrahim Paşa Sarayı'nın kalıntıları da vardır ya. Zamanında yer yokmuş gibi getirip buraya kondurmuşlar binayı. Adliye boşaldı, bakalım önümüzdeki günlerde bu bina ne olacak? İçini görmediğimden bilemiyorum ama yıkılması konusunda mühim ağızlardan görüşler dinlemiştim.
Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Sultanahmet - Çemberlitaş - Beyazıt
Yolumuz üzerinde Hippodrom'un kıyısında hiç olmazsa bir parça estetik görünüme sahip Tapu Kadastro Binası da kendinden mülhem bir akla hizmet buraya kondurulmuş.
|
Tapu Kadastro Binası |
|
Önümüzdeki dönemde kuvvetle muhtemel bu bina da boşaltılacaktır. Böyle bir turistik ve tarihi merkezde kamu binalarını görmek en azından benim canımı sıkıyor. Yapının mimari Vedat Tek olup 1910 tarihlidir. Daha evvel burada öne çıkıntılı olarak duran Atmeydanı Ocağı'da denilen iki katlı İbrahim Paşa Sarayı Mektebi'ni eski fotoğraflarda görebiliyoruz.
|
İbrahim Paşa Sarayı |
Ve Muhteşem Yüzyıl dizisinden Pargalı'nın sarayı olarak bildiğimiz İbrahim Paşa'nın Sarayı'na geliyoruz. Duyduğum o ki bu Pargalı ifadesi kayıtlarda hiç yok, sonradan kullanılmaya başlanmış. II. Bayezid devrinde yapılan saray Atmeydanı Sarayı olarak bilinirmiş. İbrahim Paşa'ya verilen saray 1536'da öldürülmesi sonrasında pek çok kez el değiştirmiş ve özellikle damat olan sadrazam ve kaptan-ı deryalara saray olmuş, bazen devletin farklı işlevdeki kurumları için kullanılmıştır. 18. yüzyılla birlikte saray işlevini yitirmiş; ahır, defterhane, mehterhane gibi maksatlarla kullanılmış. Hatta elimizdeki eski fotoğraflardan gördüğümüze göre 19. yüzyıl'da II. Mahmut devrinde sarayın içinde Düğümlü Baba Tekkesi oluşturulmuş.
|
İbrahim Paşa Sarayı içindeki Düğümlü Baba Tekkesi |
Atmeydanı'na bakan cephesi 140 metre imiş. Tapu Kadastro Binası öngörünümü kestiğinden pek farkedemiyoruz. Zamanında hayli geniş bir araziye yayılan bu sarayın gezilen kısmı günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Sarayın I. Avlusu Tapu Kadastro binasının arkasında ve kullanımındadır. II. Avlusu bugün müze olarak gezdiğimiz ve divanhane ile birleşen kısmıdır. III. Avlusu daha küçük olup yerine Adalet Sarayı'nın arşiv dairesi yapılmıştır. IV. Avlusu ise Adliye Sarayı'nın yerinde imiş. Saray Topkapı Sarayı dışında günümüze gelebilmiş tek 16. yüzyıl sarayı olması dışında devlet ricaline ait tek saraydır. Kagir olmasından ötürü yüzyılların tahribatına karşı koymuş, yangınlardan kurtulmuştur.
Cebimizden müze kartımızı çıkartarak müzeye girişi yapıyoruz. Zengin halı koleksiyonu, etnografik eserler, madeni kaplar, tabaklar, aynalar, keramikler, ahşap ve taş işçiliğinin çeşitli dönemlerden örnekleri, Selçuklu dönemi ahşap ve taş işçiliği örnekleri, yazı takımları, pek çok yazma eserler ve minyatürlü bezenmiş kitaplar sergilenmektedir. Örnek eser fotoğraflarını yazının son bölümüne ekledim.
Müzeden çıkarak yanında yer alan Terzihane Sokak'a girmeden evvel çukur içerisindeki çeşmeyi görüyoruz. Sokağın başında da minik bir hazire oluşturmuş lahitleri göreceğiz. Bu lahitlerin buraya taşındığını düşünüyorum. Eski fotoğraflarda bu lahitler daha net görünmektedir.
|
Keçecizade Fuat Paşa Türbesi |
Sokağın sonu bizi Keçecizade Fuat Paşa Camii ve yakın dönemde onarımdan geçen paşanın estetik türbesine götürüyor. Türbenin önünden kısa bir mesafe yürüdükten sonra Dostluk Yurdu Sokak'a döndüğümüzde solumuzda kalan ve şimdi boşluk olan bir alanı göreceğiz. Daha önce burada Eminönü Belediyesi'nin binası vardı. Geçtiğimiz sene bina yıkıldı. Binanın altında da henüz turizme açılmamamış bir su sarnıcı var. Şerefiye Sarnıcı olarak bilinen sarnıca henüz bina durduğu zamanlarda birkaç kez girme fırsatım olmuştu. Dibinde bir miktar su bulunan sarnıca bir yerlerden su geliyordu ama bu eski su yollarına mı aitti, yoksa bir yerlerden su sızıntısı mı gerçekleşiyordu
|
Şerefiye Sarnıcı |
|
bilemiyorum. Eğer gidildiğinde kapıyı açacak birileri bulunursa fırsat kaçırılmasın derim. Bu ve benzer sarnıçların turizme kazandırılması neden gecikir acaba? Sokağın sonuna kadar yürüyüp sola yukarı ve az ilerden tekrar sağa döndüğümüzde Binbirdirek Meydanı Sokak'a girmiş oluyoruz. Sokak üzerinde bulunan Binbirdirek Sarnıcı turistik amaçlar için kullanılsa da, işletmesini alan firma bilet keserek gezilmesini sağlamaktadır. Çok sayıda sütundan ötürü bu ismi alan sarnıçta Yerebatan Sarnıcı'ndaki gibi su yoktur. Bu noktadan itibaren tekrar başladığımız noktaya geliyoruz ve ilk anda es geçtiğimiz bu bölgenin ilk camisi olan Firuz Ağa Camii'ne uğruyoruz. II. Beyazıt devri, 1490 tarihli caminin banisi Hazinedarbaşı Firuz Ağa. Aynı Firuz Ağa'nın bir başka camisi Beyoğlu'ndadır.
Arzu ederek yolun karşısında bulunan kafe ve pastanelerin teras katlarına çıkabilir, hem bir çay molası verir hem de Sultanahmet'i yüksek bir noktadan seyredebiliriz. Firuz Ağa Camii'nin karşısında
|
Cevri Kalka Sıbyan Mektebi |
|
bugün Türk Edebiyatı Vakfı tarafından kullanılan Cevri Kalfa Sıbyan Mektebi ve altında çeşmesi bulunmaktadır. Biraz yukarı doğru yürüyüp tramvay durağının tam arkasında bulunan sokak içine giriyoruz. Turistik maksatla hizmet veren Acı Hamam'ın yanından arka sokağa geçiyoruz. Tam karşımızda günümüzde İstanbul Kız Teknik ve Meslek Lisesi olarak kullanılan 1874 tarihli okul binası bulunmaktadır. İlk yapılış amacı dönemin Dışişleri katipleri için lisan mektebi olan bina çeşitli dönemlerde Mekteb-i Hukuk-i Şahane (Hukuk Mektebi) olarak çok sayıda eğitim kurumunca kullanılmıştır. Üzerinde bulunan sokağa da adını veren Çatal Çeşme bahçe duvarının
köşesindedir. Hemen karşısında da Molla Fenari Camii bulunmaktadır.
Bu lisenin hemen üst kısmında da 1983 yılından beri Cağaloğlu Anadolu Lisesi olarak kullanılan bina bulunmaktadır. 1850'de Sultan Abdülmecit döneminde açılan ilk sivil lise olup döneminde Valide Mektebi ve sonrasında Dar'ül Maarif, 1933 yılında İstanbul Kız Lisesi olarak kullanılmıştır.
Rota üzerinde devam ettiğimizde dar sokaklar içerisinde önünde masa sandalyeler bulunan ve günümüzde Türkiye Yazarlar Birliği tarafından kullanılan Kızlarağası Medresesi olarak bilinen Mehmet Ağa Medresesi'ni göreceğiz. Medresenin hemen karşısında bulunan küçük bir lokanta Sultanahmet'e gittiğim zamanlarda karnımı doyurmak için tercih ettiğim yerdir: Kenger Lokantası. Lokantayı şurada tariflemiştim. Yemek sonrası Divanyolu Caddesi'ne çıkıyoruz. Sağlı sollu pek çok tarihi yapı bulunan bu caddeye Roma ve Bizans döneminde Mese denilmiştir.
|
II. Mahmut Türbesi |
50 metre sonra sağ kolda II. Mahmut Türbe, sebili ve haziresinin olduğu yapı adası bizi karşılayacaktır. 1 Temmuz 1839'da vefat eden II. Mahmut'un türbesi ölümünden sonra 11 Kasım 1840'ta tamamlanıp açılmıştır. Sekizgen türbenin mimarları Ohannes Dadyan ve Boğos Dadyan'dır. İçinde 18 sanduka bulunan türbede II. Mahmut (ö.1839) dışında Abdülaziz (ö.1876) ve II. Abdülhamit (ö.1909) meftundur. Ayrıca hazirede 140 kadar mezar, özenli işçilikleriyle dikkat çekmektedir. Ziya Gökalp'in mezarından başka hatırlarsanız II. Abdülhamit'in torunu ve hanedanın reisi Osman Ertuğrul Efendi de 2009'da bu hazireye gömülmüştü.
|
Köprülü Kütüphanesi |
Tam karşısında Köprülü Mehmet Paşa'nın oğlu Fazıl Ahmet Paşa tarafından babasının vasiyeti üzerine 1678 tarihli vakfiye ile yaptırılan Köprülü Kütüphanesi bulunmaktadır.
II. Mahmut Türbesi'nin hemen devamındaki 3 katlı olmasına
rağmen yüksekçe görünen bina bugün Basın Müzesi tarafından
kullanılmaktadır. 1870 yılında dönemin Maarif Nazırı Safvet Paşa
|
Basın Müzesi |
|
tarafından darülfünun olarak yaptırılmış. Mimarı ile ilgili kesin bilgi yok ama Fossati olabileceği belirtilmektedir. Maarif Nezareti, 1908'de Şehremaneti'ne devir, 1983'e kadar belediyenin çeşitli birimlerinin kullanımı ve bir süre Eminönü Kaymakamlığı binası olarak kullanılıp 1983'de Basın Müzesi olarak tahsis edilip onarılmış, 9 Mayıs 1988'de müze olarak açılmış.
Basın Müzesi'nin hemen yanında 16. yüzyıl yapısı Çemberlitaş Hamamı bulunmaktadır. Yavuz Selim'in eşi, Nurbanu Sultan tarafından başta Atik Valide Külliyesi'ne olmak üzere hayır tesislerine gelir getirmesi için yaptırılmıştır. Mimar Sinan eseri olduğu düşünülmektedir.
|
Köprülü Külliyesi Avlusu |
|
Yolun diğer tarafına tekrar geçtiğimizde karşılaştığımız yapı adası ise Köprülü Külliyesi'dir. Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1661 yılında yaptırılmıştır. Dershane-mescit, medrese odaları, dükkanlar, çeşme ve sebilden oluşan külliyeye daha sonra oğul Fazıl Ahmet Paşa tarafından yukarıda gördüğümüz kütüphane ile Çemberlitaş Hamamı'nın hemen arkasında bulunan Vezir Hanı eklenmiştir.
Hemen devamında günümüzde Çemberlitaş tramvay istasyonu yolda biraz karışıklık çıkarsa da Bizans döneminin Constantinus Forumu ortasında bulunan bir dikilitaşı başka bir yazıda incelemiştik: Çemberlitaş.
|
Atik Ali Paşa Camii |
|
Çemberlitaş'ın hemen arkasında bulunan yapı adasında bir başka külliye bulunmaktadır: Atik Ali Paşa Külliyesi. Ancak yol genişletme çalışmalarından nasibini alan külliyeden günümüze cami, türbe, dükkanlar ve muvakkithanenin bir kısmı ile yolun diğer tarafında bir kısmı bu genişlemelerden ötürü kesilmiş medresesi bulunmaktadır. Medrese yapısı günmüzde Birlik Vakfı İstanbul Şubesi tarafından kullanılmaktadır. Külliye'nin vakfiyesi 1509 tarihli olup inşaa tarihi net olarak bilinmemektedir.İmaret ve Hankah (Tekke) ise günümüze gelememiştir.
|
Koca Sinan Paşa Sebili |
100 metre kadar daha gitmeden 1593'te Mimar Davut Ağa'ya "Yemen Fatihi" olarak bilinen Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından yaptırılan Sinan Paşa Külliyesi yolumuza çıkacaktır. İlk yapı medresedir. Ortasında sekizgen biçimli bir şadırvan bulunan medrese günümüzde Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği tarafından kullanıldığını görmüştüm. İçeriye girdiğimde garip garip ve yasakçı bir bakışla baktıklarını hatırlıyorum. Medresenin uç kısmında paşanın türbesi ve ön tarafında dışarı çıkıntı yapan sebil vardır.
|
Çorlulu Ali Paşa Tekkesi'nin Günümüzü |
|
|
Atik Ali Paşa Külliyesi Muvakkithahane Bölümü |
|
Atik Ali Paşa Külliyesi Avlu Duvarı |
|
Atik Ali Paşa Medresesi |
|
Atik Ali Paşa Medresesi Arka Kısmı |
|
|
Çorlulu Ali Paşa Tekkesi |
|
Merzifonlu Dershanesi'nin İçi |
|
Merzifonlu Külliyesi Sıbyan Mektebi |
Eski Fotoğraflar:
|
Şerefiye Sarnıcı, Nicholas V. Artamonoff, Haziran 1937 |
|
Binbirdirek Sarnıcı, Nicholas V. Artamonoff, Mayıs 1937 |
|
Mekteb-i Hukuk-i Şahane, Abdullah Fréres fotoğrafı, 1880-1893 |
|
II. Mahmut Türbe ve Sebili Eski Fotoğrafı |
|
1918 yılında II. Mahmut Türbesi |
|
II. Mahmut Türbesi ve Sebili |
|
II. Mahmut Türbesi Eski Fotoğrafı |
|
Çemberlitaş Hamamı ve Solda Köprülü Külliyesi Dershanesi |
|
Atik Ali Paşa Camii ve Türbesi |
|
Koca Sinan Paşa Türbe ve Sebili |
|
|
Çarşıkapı, Koca Sinan Paşa Sebili |
|
1918 yılında Çarşıkapı |
|
Çorlulu Ali Paşa Tekkesi |
Daha fazla eski fotoğraf: Sultanahmet, Çemberlitaş, BeyazıtEtiketler: cağaloğlu, çarşıkapı, çemberlitaş, güzergahlı gezi, sultanahmet